üniversite açmak bir bina inşa etmek, öğretim üyelerine birer oda vermek ve dershanelere öğrencileri doldurmak değildir. Ayrıca üniversitelerin en önemli görevi mezun vermek değil, bilim üretmektir. Ancak, ülkemizde üniversitelerin tek görevinin mezun vermek olduğu anlayışı hakim olmuştur ki bu, ülke biliminin geleceği açısından çok tehlikelidir.
üniversitelerde öğrenciler bu bilimsel donanıma sahip olarak yetişmelidir. Mesleğe yönelik insan yetiştirmek fakülte görevlerinden sadece birisidir.
YÖK’ün Faaliyet Raporu’nda, “Hükümetlerin, öğretim üyesi yetiştirmek için yeterli kadro vermek yerine, şartları oluşmadan yeni üniversite açma politikasını tercih ettikleri” belirtildi. Yükseköğretim Kurulu’nun, 9 Aralık 2003- 9 Aralık 2007 tarihlerini kapsayan, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in dönemindeki faaliyetleri içeren “YÖK Faaliyet Raporu” yayımlandı.
rapora göre;
Raporda, Yükseköğretim Kanunu’nda yapılması düşünülen reform çalışmalarına zemin oluşturması amacıyla bir “taslak” hazırlandığı, ancak taslağın kanunlaşamadığı belirtilmiş. Bu sonucun, “hükümetin, yükseköğretimi Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandırmaktan çok, üniversiteler üzerindeki etkinliğini arttırmayı öngörmesi nedeniyle, toplumda yeterince destek görmemesinden kaynaklandığı” ifade edilmiş.
Gine aynı raporda 15 ilde yeni üniversite açmak üzere, hükümet tarafından Yükseköğretim Kurulu’na yapılan başvuruların değerlendirilerek yeni üniversite açılması ile ilgili kriterlerin geliştirildiği, bu kriterlere göre yalnız dört ilde yeni üniversitenin açılabileceğinin bildirildiği belirtilmiş.
Yükseköğretim Kurulu’nun bu görüşüne rağmen, 2006’da 15, 2007’de 17 olmak üzere 32 devlet üniversitesi açıldığı , YÖK’e 4 yılda vakıf üniversitesi açmak üzere 18 başvuru yapıldığı, Kurulun bunlardan 6’sını uygun bulduğu ve böylece vakıf üniversiteleriyle birlikte son 2 yılda 38 yeni üniversite açıldığını biliyoruz.
çarpıklıklara devam edersek;
Üniversite, fakülte, yüksekokul, meslek yüksekokulu ve bunların bünyelerindeki program sayılarının artması nedeniyle, bu uygulamanın kadro sorununun boyutunu giderek artırdığı belirtilmiş buna rahmen ,Son 4 yılda, devlet üniversitesi sayısı 57’den 85’e çıkarken; açıktan atama yapılabilecek araştırma görevlisi kadrosu 4 bin 250’den 1.410’a düşürülmüş.
NELER YAPILABİLİR?
Yeni birüniversite açmaktaki amaç nedir? Eğer ki, lise mezunlarının açıkta kalmaması, adı fakülte denilen yerlerden mezun edilmesi , ülkede üniversite mezunlarının sayısının artması amaçlanıyorsa yada öğrenciye bacasız sanayi gözüyle bakıp şehri kalkındırmak ,para dögüsü sağlamaksa (KALDI Kİ DURUM BÖYLE ,HAL BÖYLE OLUNCA SÖZÜN BİTTİĞİ YER OLUYOR MAALESEF.. ) diyecek lafım yok . Sözde değil, özde olan bir üniversitenin aşağıdaki koşulları taşıması gerekir;
-üniversitelerin bina ve odalarından ziyade bilimsel ve kültürel altyapısı olmalıdır.
-Dünya bilimin geldiği en uç noktayı yakalayacak düzeyde alt yapıyla donatılmalıdır.
-Kütüphanesi dolu ve kütüphanenin internet vasıtasıyla mesleklerin en popüler periyodiklerine olan üyelikleri tamamlanmış olmalı ve böylece güncel bilimsel verilerin akışı ve yeterli bilimsel birikimi sağlanmalıdır.
-Öğrencinin pratik yapmasına yeterli sayıda pratik eğitim sahası garanti altına alınmalı, ayrıca kendi bünyesinde üretken laboratuarlara , atölyelere , deneysel ekipmanlara sahip olmalıdır.
-Eğitim programı hazırlanırken, işin en kolayı olduğu için genelde tercih edilen teorik ağırlığa sahip eğitim yöntemleri benimsenmemeli, daha kısa zamanda daha öz bilgi vererek öğrencinin ders dışında sosyal etkinliklere katılabilecek zaman bulması sağlanmalıdır. teori ile pratik birbirini pekiştirmelidir.
– Hemen Erasmus programlarına dahil olarak AB uyum ve akreditasyon süreci hızlandırılmalı, gelişmiş ülkelerle öğretim üyesi ve öğrenci değişim programları gerçekleştirilmelidir.
v.b.gibi daha aklıma gelmiyen birçok düzenleme ile çok üniversite az nitelik yerine , az üniversite çok nitelik sağlanabilir..