Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı’na (UNIDO) bağlı Uluslararası Hidrojen Teknolojileri Merkezi (ICHET) için kurulması gereken ar-ge tesislerine, 4 yıldır arsa verilemedi. Birleşmiş Milletler’in (BM) “merkezin beş yıl içinde kurulması” koşuluyla Türkiye’ye verdiği proje gerçekleştirilemedi.
BM’nin verdiği sürenin dolmasına sadece bir yıl kaldığı için, Türkiye’yi dünya hidrojen araştırmalarının merkezi haline getirecek projenin daha iyi koşullar sunacak başka bir ülkeye verilmesi riski de ortaya çıktı.
Proje için verilen Sarıyer’deki ilk arsa konusu 2,5 yıl sürüncemede kaldı. Hem para gelmedi hem de arsanın durumu netlik kazanmadı. Sonunda, “Orada fidan dikilmiş” denilerek başka arsa seçenekleri sunuldu.
Alibeyköy’deki bir arsanın uygun olduğuna karar verildi. Ancak bu arsanın da hangi kuruma ait olduğu aylarca netleşmedi. Ardından bir bölümünün davalık olduğu ortaya çıktı.
Ofisi kurdu ama…
Bu arada projeyi Türkiye’ye kazandırmak için yıllarca uğraşan ve BM’ye kabul ettirdikten sonra da Miami Üniversitesi’ndeki görevinden izinli ayrılarak üç yıldır Türkiye’de ICHET ofisinin kuruluş çalışmalarını yürüten Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu’nun da süresi doldu.
Önümüzdeki günlerde Türkiye’den ayrılacak olan Veziroğlu, Milliyet’e yaptığı açıklamada, “buruk ayrıldığını” söyledi.
Türkiye’yi merkez yapıyor
Alternatif enerji kaynakları konusunda dünyanın umut bağladığı en önemli projelerden biri olan hidrojen araştırmalarında, “Türkiye’yi dünyanın merkezi” haline getiren projenın 15 yıllık öyküsü, büyük bir olanağın, nasıl riske edildiğini de ortaya koydu.
1974’te hidrojenin petrolün yerini alacak tek enerji olduğunu, ‘Hidrojen Enerji Sistemi’ ve ‘Hidrojen Ekonomisi’ kavramlarını ortaya atan Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, 1980’de hidrojenle ilgili çalışmalarından dolayı BM’ye bağlı Sınai Kalkınma Teşkilatı’na (UNIDO) danışmanlığını üstlendi ve Dünya Hidrojen Enerjisi Başkanı oldu.
Bu konuda kurulması düşünülen merkez projesinin Türkiye’ye verilmesi için çalışmalara başladı. 1992’de Ankara’ya gelerek dönemin başbakan yardımcısı Erdal İnönü’den hem arsa hem de kaynak sözü alan Veziroğlu, yıllarca talipli diğer ülkelerin hükümetlerinden Türkiye seçeneği konusunda destek aradı.
Kendi binası bile yok
1999’da UNIDO, merkezin İstanbul’da kurulmasını kabul etti. BM ile Türkiye arasında bir anlaşma imzalanması 4 yıl sonra (21 Ekim 2003) gerçekleşti. Prof. Dr. Veziroğlu da Miami Üniversitesi’nden 3 yıllık izin alarak Türkiye’ye geldi, bir ofis (ICHET) kurarak çalışmalara başladı. Ancak aradan dört yıl geçmesine karşın, yer sorunu çözülemediği için ar – ge merkezi bir türlü kurulamadı. Bu arada Enerji Bakanlığı bürokratlarının ofis ödeneklerini aksatması da başka bir sıkıntı yarattı.
Ofis kendi binası olmadığı için BEDAŞ binasında çalışıyor.
Arsa tahsisi komedisi
Hidrojen araştırmaları merkezi için önce Sarıyer-Demirciköy’de bir arsa gösterildi. UNIDO bu arsayı uygun buldu. Bu arsayla ilgili para ve tahsis sorunları üç yıl süreyle çözülemedi. Sonunda UNIDO-ICHET’e, “Orası olmuyor, başka arsalar gösterelim” denildi. Yedi arsa yeri bildirildi. Bu arsalar UNIDO uzmanlarınca incelendi ve Alibeyköy arsasının uygun olduğuna karar verildi. Arsanın tahsisini gerçekleştirmek için önce sahibi görünen DSİ’ye gidildi. DSİ, “Milli Emlak’a gidin” dedi. Milli Emlak’a gidildi, ancak kuruluş, 28 Mart’ta bir yazı göndererek, “Burası Milli Savunma’ya tahsisli” dedi. Böylece arsa konusu bir daha tıkandı. Bu arada başka bir pürüz daha çıktı. Aynı arsanın bir kısmının davalık olduğu da öğrenildi.
Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, “Çok umutlanmıştık, ama yine pürüz çıktı” dedi. Daha önce kendilerine tahsis edilen Demirciköy’de arazi için de hiçbir yanıt alamadıklarını belirten Veziroğlu şunları söyledi: “Daha önce önerilen Sarıyer-Demirciköy’deki arsa bize çok uygundu. Projelerimizi hazırladık, bir yıl boyunca cevap bekledik. Olumlu ve olumsuz hiçbir cevap vermeden Alibeyköy’deki araziyi önerdiler. Ona da tamam dedik. DSİ’nin arazisi olarak önerdiler, ama şimdi karşımıza Milli Savunma Bakanlığı çıktı.”
Hidrojen neden önemli?
Hidrojen konusunda tüm dünyada çalışmalar var. Büyük petrol ve otomotiv şirketleri de bu alanda büyük yatırımlar başlattı. BP İngiltere’de kömürden ucuz hidrojen ve elektrik üretmek için proje yürütüyor. Texaco, aynı projeyi Amerika’da başlattı.
Bütün otomobil firmaları hidrojenli otomobiller üzerinde çalışıyor. 2020 yılında 10 milyon motorlu taşıtın hidrojenle çalışması planlanıyor. General Motors hidrojen yakıt piliyle çalışan 100 otomobili bu yıl sonbaharda denemeye alacak. Hidrojenli yakıt pillerinin kullanacağı bir diğer alan ise cep telefonları. Telefonlar bu yakıt pilleriyle bir ay şarj etmeye gerek kalmadan kullanılabilecek.
Türkiye, hidrojen kaynağı açısından şanslı bir ülke. Veziroğlu, Karadeniz’in dünyanın en büyük hidrojen rezervlerine sahip olduğunu belirtiyor.
Veziroğlu’nun hesaplamalarına göre Türkiye 30 yıllık bir programla bütün enerjisini hidrojenden karşılayacak bir sisteme dönebilir ve ihracatından da para kazanabilir.
Hidrojen, çevreye zararı olmayan en temiz enerji kaynaklarından biri olarak kabul ediliyor.
Veziroğlu, Amerika’ya dönüyor
Dünyanın en önemli hidrojen uzmanı olarak gösterilen Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, merkezin kurulması için 3 yıllığına geldiği Türkiye’den nisan ayı sonunda ayrılıyor. Miami Üniversitesi’ndeki görevine geri dönen Veziroğlu, “Gitmeden kampus inşaatına başlamak istiyordum. Büroksiyi bir türlü aşamıyoruz. Ama yine de böyle bir merkezi Türkiye’ye getirdik, faaliyetlerini sürdürecek. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok ülkesindeki projelerine devam edecek” dedi.
İçim buruk ayrılıyorum
Merkezi kurmak üzere 3 yıllığına ülkeme gelmiştim. Türkiye’de kurulması için 20 yıldır mücadele ediyorum. Ancak Amerika’daki görevime dönmem gerekiyor. Dönmeden kampus inşaatını başlatmak istiyordum. Bu konuda içim buruk ayrılıyorum. Sayın Hilmi Güler bu konuda çok duyarlı.
Ancak bürokratlarının aynı derecede duyarlı olduğunu düşünmüyorum. Bürokrasiyi bir türlü aşamıyoruz. Küresel ısınmayı önlemenin tek çaresi hidrojen enerjisidir.
Bu konuda dünyada çok büyük mesafeler kat edildi. Hidrojenin geleceğin enerjisi olduğunun bütün ülkeler ve petrol şirketleri farkında. Hepsi çalışmalar yürütüyor. Son yıllarda petrol fiyatları artınca kârlar da katlandı. Hidrojene ilgi azaldı, ama bu geçici. Çok yakında bütün dünya hidrojen enerjisi kullanacak.
MGK çağırarak brifing aldı