kalabalık ülke gündemi 3

sarmış olcak ki beni ,seri filmler gibi yazı’nın 3. kısmını yazmaya başladım. mezvu da bol tabiyki . deniz feneri ,ergenekon, “fırat-kılıçdaroğlu” tartışması , anlam veremediğim “ahlak zabıtalığı” ,nükleer santral ihalesi , çılgınca yağan yagmur ,fırtına sonucu oluşan gemi kazaları ,fırtına olmadan oluşan gemi kazası .

ilk olarak deniz fenerinden başlıyorum , diycek pek söz yok aslında . insanların dini duygularını istismar ederek toplanan paralar ,yardımlar birşekilde başka birilerine bal-şeker-kaymak oluyor. ilginç bir düzen ,sistem. işin içinde milliyetçilik ,dini duygular olunca insanlar kayıtısız şartsız bağışını yapabiliyorlar . hal böyle de olunca iyi niyetli işlerin sonu bile kötü niyet karıştığı zaman şekilde gözüktüğü gibi arap saçına dönüyor. bu deniz feneri ile ilgili olarak son söylemek istediğim şey ,komplo teorilerine yatkın bir ülke olduğumuz için , deniz feneri ile ergenekon davası gine üst üst’e mi geldi ne?

kapatma davası sıralarında da ergenekon tutuklanmaları olmuştu! . burdan şu sonuç cıkarılmasın , ergenekon “akp  karşıtı” bir örgütlenmedir , misilleme yapılıyor. tabiyki hayır!! . gündem değişikliği ,biraz daha fazla kafa karışıklığı ,korku ,gözdağı çok daha mantıklı gibi.

ergenekon olayına gelince ,hep hukuk devletini savundum . terörle mücadele konusunda eksikliğimizin en büyük nedeninin gerçekten “hukuk” devleti olmayışımızdan kaynaklandığı defalarca söyledim.

bu davada ise hukuk biraz “ayarsız” mı davranıyor ne , yada “hedef” mi saptırıyor ? Nurseli İdiz bile gözaltına alınınca ne oluyoruz diyor insan kendi kendine !.

şaka gibi !

delilleri, kanıtları bilelem , adı üzerinde gizli örgütlenme ama Zamanında Mustafa Balbay’ı falan sorguya alan aynı neden olunca “sulandırılıyormuş” gibi geliyor . yada korku salmak ,herkez olabilir burda hissi uyandırmak için mi acaba?

gelelim hepsinden önemli mevzuya ,nükleer santral ‘e .

bir şekilde hukuk sistemi iyileştirerek ,yargılamalar ,cezalandırmalar yapılarak atlatılabilir bu süreç, insan hakları çerçevesinde tabiyki . sorgu koşulları, cezaevi şartları malum! .

nükleer bunların hepsinden neden daha önemli diye soracak olursanız , tabiyki işkence nükleer’den önemsiz değil ,yada terör.

nükleerin yüzyıllar boyunca kalıcı etkisi var , en ufak bir sızıntıda bile oldukça tehlikeli bir boyuta ulaşabiliyor. çernobildeki gibi bir olumsuz sonuç ise ,ülkemizi ve çevre ülkeleri asırlar boyunca etkisinden kurtulamıycak bir hale  sokabilir. kaldı ki bizim ülkemiz buna oldukça müsait, en basitinden logar kapaklarının açık unutulduğu bir ülkede  kim inanır ki ülkemizdeki nükleer santral’de herhangi bir olumsuzluk olmayacak.

hepsini geçtik diyelim ,rüzgar ve güneş potansiyelimiz dururken ,jeotermal enerji imkanımız varken ,neden doğalgaz ile yeteri kadar dışarı bağımlı olduğumuz halde ,daha da enerji anlamında kendimizi kısıtlamaya gidiyoruz. kendi rüzgarımızı ,güneşimizi kullanacağımız yerde ,hidroelektrik potansiyelimizi kullanacağımız yerde ,anlamsız bir süreç içindeyiz.

tabiyki bunca şeyin sonunda apaçık nükleerin enerji olarak kullanma isteği yatmıyor ,amaç nükleer silah yapımı , komşumuz İran gibi nükleer faaliyetlerde bulunmak. bu işin en berbat yanı işte ,hiroşimaya atılan bombanın etkisi halen geçmemişken ,Çernobilin etkileri bir bir karadeniz insanını kanserden öldürüyorken insan hayatına ne kadar değer verdiğimiz ortaya çıkıyor zaten.

” ahlak zabıtalığı ”  mevzusuna gelince , ikisi Ankara’da ,biri İstanbul’da ,biri de İzmir de olmak üzere farklı farklı olaylar var ,özet geçicem olayları . Başkent’de olan olayı yazar arkadaşım geçtiğimiz günlerde sizlerle paylaştı :dolmuş söförünün sigara içen adamı dövmesi ,bir diğer olayıda gine yazar arkadaşım sizlerle paylaştı :alkol satan market sahibinin tartaklanması olayı ,istanbulda olan olay: birgün gazetesi ile istanbul sokaklarında gezen kız polis tarafından gözaltına alınıp ,saatlerce alıkonulmuştu. son olay ise İzmir’de  olmuş. Ziraat bankasında sırada bekliyen iki sevgili , biri diğerini öptüğü gerekçesiyle banka güvenliği tarafından sözlü tacize uğrayıp ,banka dışına atılmış. çevredeki vatandaşların sahip çıkmasıyla “ahlak zabıtası” ‘nın elinden zor kurtulmuş iki genç.

vay memleketin haline diyorum . kimbilir bunun gibi neler oluyor ülkemizde ?

nereye gidiyoruz sorusunu kim soracak belli değil! . her üç insandan birinin şimdinin iktidarına “oy” verdiğinide düşününce işin içinden çıkılmaz hale geliyor gibi. hele birde oy verilen insanlar “düello” adı altında tv karşısında belgelerle birbirlerini eleştiriyorlarsa ,bu eleştiriler belgeler eşliğinde ,kanıtlarla oluyorsa ve hala bu insanlar makamlarında hiçbirşey olmamışcasına oturuyorlarsa vay memleketin haline.

bir diğer insan hayatına değer vermediğimize dair haber’de Bandırma batan feribot. görgü tanıklarının dediklerine göre gemi karadan ayrılırken zaten eğimli bir şekilde ayrılmış. bişeyler sorgulanmazsa ,denetlenmezse bu işin sonu nereye varıcak görecez. daha ucuz maaliyet için ,daha fazla kar için insan hayatını tehlikeye atan düzen beslendikçe ,geçmişte olduğu gibi hızlı trenlerimizde kaza yapar, bakımsız uçaklarımızda düşer . bunlar şimdilik işin gerçeği ,böyle soğukkanlı yazıyorum gibi gelebilir sizlere ama emin olun sizin okuduğunuzda hissetiğiniz kaza tahminleri ,benimde yazarken içimi titretti.

kalabalık ülke gündemi 3” hakkında bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir