ülkemizde son zamanların değişmez konusu türban maalesef , 12 eylül ürünü olan türban kimileri için iktidar olma ,kimileri içinde muhalefet olma sebebi. özgürlük adı altında bişeyler elde etme aracı. halbuki üniversiteye türbanla özgürlüğün gelceğini savunan düşünce , parası olmadığı için dersaneye gidemeyen ,lisede okuyamıyan ,okulu olmadığı için okuyamıyan ,eve çalışarak ekmek getirdiği için okuyamıyan , liseyi bitirip üniversiteyi kazanıp harç parasını yatıramıdığı için okuyamıyan , harç parasını yatırıp kalcak yer sıkıntısı çektiği için zorlanan , kitaplara vercek para bulmakta zorlanan , üniversite yurtlarında oruç tutmadığı namaz kılmadığı gerekçesiyle baskı gören öğrencileri yurdum insanlarını özgürlüklerini hesaba katmıyor …(aklımıza gelen ,gelmiyen birçok şey daha .. )
çorum’da ,malatya’da ,sivas’da dini baskılar sonucu “kominizm tehlikesi” diye insanları provake ederek neler yaptıkları ortada ..
varmak istediğim nokta dinin maalesef bir araç olarak kullanıldığı gerçeğini tarihten’de ders alarak sonuç çıkartamıyor ,çıkartmak istemiyor olmamız. çıkartmak istemiyor olmamız derken bunu araç olarak kullanıp bir yerlere gelmek isteyenler kadar ,bunu antitürbancılık olarak kullanarak biyerlerde durmak isteyenlerin de varolmasıdır.
insanlar neden inançları sebebiyle faydalanamıyorlar doğal haklarından , fırsat eşitliği ise mesele , herkese eğitim, sağlık ise , ozaman önce türban ile özgürlük değilde yukarda saydıklarımı sağlarlarsa özgürlük adına bişeyler yapıldığına ,iyi niyet olduğuna inanılır.(sosyal devletten öte ,sadakacı ,belediye bursları ile rant elde etmeye çalışan bir sistem ,düzen hakim)
gelmek istediğim nokta türban mevzusuyla gine ikilik, kamplaşma yaratılmaya çalışıyor . kaldı ki hedeflerine ulaştılar , türban sorunu yokken üniversitelerde ,öğrenciler kurallara uyup eğitim hakkından faydalanırken birden hak sahibi olmaya , türban ile üniversiteye girmeye hakları olduğunu savunmaya başladılar.
aslında bireysel olarak bakıldığı zaman haklarıda!
ama ; imam hatip liselerinde okuyan genç kızların arasında türbanlı olmayan varmı diye düşünüyorum , herkes de tahmin edebiliyordur olmayabilceğini , olmadığını .
hal böyle olunca kilişe laf mahalle baskısı denen olay aklına geliyor insanın. zamanında yapılan katliamlar , üniversitelerde yurtlarda görülen duyulan şeylerde bundan ibaret değilmi . zaman zaman radyolarda televizyonlarda dinliyoruz ,görüyoruz , kampüste iki sevgilinin el ele tutuşmasına müdahele eden insanları ,güçleri ,düşünceleri…
sokakta ,caddelerde gezen insanların neden üniversitede eğitim hakkı olmasın diye de düşünmüyor değil insan… toplum içi etkileşimi , mahalle baskısı denen şeyi yasaklarla azdırmaktansa özgür bırakarak mahalle baskını tersine cevirerek inançlı aydın kesimler yaratılabilir . böyle bir ortamın alt yapısı hazırlanabilir en azından. uzaklaşarak derinleşmektense , etkileşimle , iyi niyetle ,çağdaş bir Türkiye olabilir, önyargısız . ne türbanlının, inançlı insanların ,inançsız insan’a baskı yaptığı ,nede inançsız insanların inançlı ,türbanlı insana baskı yaptığı ,önyargıyla yaklaştığı bir ortam olmaması gerekir.
türbanla bitmiyor iş zaten devlet dairelerinde , üniversitelerde , sokaklarda gezen irticai tehdit birtek “kadınlar” değil , “erkekler” türban takmıyor diye tehdit unsuru oluşturmaz diye bir kaidede yok , demek oluyorki mesele bir “bez parçası” değil, önemli olan kafa yapısı , zaten bu meseleyi de başımıza sorun olarak çıkaran meclise hakim olan erken nüfüs değilmi.. demekki türbanla laiklik tehlike altında olmuyor birtek . hastane’ye tedavi olmak için giden bayanların erkek doktor olduğu gerekçesiyle hayatını kaybettiği okuduk gazetelerde ,yada tam tersi durumlar.
mesele din’i araç olarak kullandırmamakta ,kullanmamakta . o zaman türban meselesi sorun teşkil etmez hale gelir. kendiliğinden kılık kıyafet kanunu uygulanmaya yasaklara ters gidilmemeye başlanır. zaten ülkemizde olan darbeler ,muhtıralar ,yapılan yasaklar ,anti demokratik hareketler hep sağ güçleri ,irticai faaliyetleri güçlendirmiştir.
gelelim türban gündemiyle zirveyi paylaşan terör mevzusuna ;
daha önceki yazılarımdada , terör’ün iç ve dış güçler tarafından desteklendiğini , Türkiye’nin önce gerçekten hukuk devleti olması gerektiğini, harekatlarla ,operasyonlarla sorunu çözmenin yeterli olmadığını ,sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmemiz gerektiğini , iş imkanları sağlanması gerektiğini , barınacak yatılacak yerlerin ,hastanelerin ,okulların olması gerektiğini söylemiştim .
Ege’de ,akdeniz’de dükkanlarda ,bakkallarda ,marketlerde aklınıza gelebilcek her yerde yabancı isimlerin olduğunu ,eurovision denen popstar kadar reyting amaçlı yarışmayı vatan millet meselesi olarak görmemiz ,şarkımızın ingilizce olması, işe girerken lazım olsun olmasın ingilizce bilmemizin gerekmesi , ezan’nın Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkçe olarak okunduğu daha sonra tekrar arapça olarak okunmaya başladığı ,ekranlarda sürekli gördüğümüz programcıların ,sunucuların bazı ingilizce kelimelerin sanki kendi dilimizin bir parçası gibi kullanması ne kadar doğru’ki beraber kurtuluş savaşına girdiğimiz ,omuz omuza şavaştığımız kürt halkı kendi ana dilini konuşmasın ,konuşamasın. şarkı söyleyemesin, her harekete bölünme tehlikesi olarak bakılmamalı ..
halkarın kardeş olarak yaşabilceği politikalarla hareket edilmeli.
gerçekten bu sorunu halletmek , ” oy ” malzemesi haline getirmeden üstüne gitmek , derinlemesine sosyal çözümlerle çabalamak akan gözyaşlarına son noktayı koyabilir ancak…
önceki yazım için tıklayın