pavlov’un köpeği, pavlov ve toplum…

sürü psikolojisi de bence pavlovun köpeğinde olduğu gibi şartlandırılmış refleksin ürünü.

peki sürü psikolojisi ne ?

örnek olarak Amerikan donanmasını dolmabahçede denize döken kalabalığın (ki bilinçli olanları tenzih ederek söylüyorum ,yüzde 75’i bu psikolojide olduğu için “eski solcu” denen tabire günlük hayatta tanık oluyoruz) yaşadığı, cumhuriyet mitinglerinde kalabalalığın yaşadığı (herkesin ağzında “içi boşaltılmış” bir laiklik kavramı ) ,Hrant Dink cinayetinden sonra yüzbünlerin yürüdüğü cenaze törenindeki kalabalığın (ki bu anlamlı kalabalığın duruşmalarda göremediğimden bu tespiti yapıyorum) , İdil Biret konserine müdahele eden kalabalığın ( ki bu kalabalıklar zaman zaman dış ve iç güçler tarafından bilerek “provake” ediliyor ,diğer kalabalıklardan farklı olarak bilinçli değil ,tamamiyle oluşan veya oluşturulan “karambol” metoduyla hareket ediliyor .Çorum’da ,Maraş’da ,Sivas’da yaşananlarda buna örnektir), şartlandırılmış refleksin ürünü olduğunu düşünüyorum. pavlovun köpeğiyle  tibbi olarak ,psikolojik olarak alakası yoktur, uzmanlar bilim insanları ne diyor bu yazıda diyebilirler  fakat ,insanlığın bunca gelişmişliğe rahmen ,bunca kültürel ve sosyal anlamda her türlü imkana açık bir dünyada yaşamamıza(internet çağında yaşıyoruz,merak ettiğimiz en ufak bir şeyi hemen arama motorları yardımıyla bulabiliyoruz) rahmen ,neden insanların” örümcek beyinleri” içine hapsolduğu ve niye sorgulamadan ,ezber bozmayı düşünmeden, düşündüklerini aydınlatmayı denemeden refkleks olarak geri kalınmış bir yapıya ,tavra bürünüyorlar merak ediyorum. bu merakımıda maalesef ,şartlandırılmış refleks’e bağlıyorum. “sürüden” ayrı kalma korkusu,”sürüye” ne olursa olsun dahil olma isteği, birey olamamak. bizden,sizden ,onlardan olmak ,fenerli olmak, galatasaraylı olmak, müslüman olmak,hristiyan olmak,yahudi olmak, devrekli olmak ,bartınlı olmak, hemşeri olmak,yada olmamak…

“şoven” bir yapıya bürünmek, “şartlandırılmış refleks” benim için .çünkü benden olmayan yaşamasın ,benim hemşerim kollansın ,benim vatandaşım kollansın mantığı, diğer vatandaş’ın “ne hali varsa görsün “mantığı ,hemen bir çatı altına girme çabası ,hem hayatın var oluşuna sebep “ilkel bir refleks” olarak hayatımızda var olmaya devam ediyor, hemde hayatın “savaş” ve “entirikalar” içinde yaşamamıza sebep oluyor….

bunca sözden sonra pavlov’dan bahsetmemekte olmaz,

Pavlov kimdir bir göz atalım;

Fizyoloji ve psikoloji alanındaki çalışmaları ile psikofizyoloji ve deneysel psikoloji alanlarını derinden etkiledi. Bu nedenle her iki bilim dalının kurucularından sayılır. Leningrad Fizyoloji Enstitüsü’nün başında bulunarak çalışmalarını sürdürdü. Şartlı reflekslerin doğası ve işleyişi konusundaki buluşu, tüm araştırmaları öğrenme alanına yöneltti. Pavlov laboratuvarda mide üzerine bir çalışma yaparken bir şeyi farketmiştir. Köpek daha et verilmeden önce ayak seslerini duyduğunda salya akıtmaya başlamıştır. Bu olaydan sonra Pavlov çalışmalarını bu yöne doğru geliştirmiştir. Pavlov’un köpekler üzerinde yaptığı klasik koşullanma deneyleri ünlüdür. Köpeğe ilk olarak birkaç kez zil çalınır. Fakat köpek tepki vermez. Sonradan et verilir. köpeğin salyaları akar. Sonra et ile birlikte zil çalınır. Daha sonra et verilmediği halde zil çalındığında köpeğin ağzının suyunun aktığı görülür. Şartlı ya da şartlandırılmış refleks denen olay da budur. Pavlov, bu davranışın, psikolojik etkinlikle özdeş olan yüksek düzeyde sinir etkinliğinin belirtilerinden biri olduğunu öne sürer ve psikoloji alanında geçerli tek yaklaşımın deneysel yöntem olduğunu vurgular. Pavlov, bu alandaki çalışmalarından ötürü 1904 yılında Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’nü kazandı.

kaynak:wikipedia

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir