daha önceki yazımdada bahsetmiştim Türk sinemasında bir senede çekilen film sayısının artışından, her nekadar abuk sabuk diziler çekilsede ,çekilen dizilerin sayısı artık sayılmıycak kadar çok olsada, isimleri çekilen dizilerin çokluğundan olsa gerek ,yemek isimleri ,ağaç isimleri yada şarkı ,türkü isimleri verilerek gündemde kalsalarda sinema gine yapacağını yapıyor bence durcağıda yok, durmasında zaten.. son zamanlarda çekilen okadar çok film oldu ki , siddet,mafya,korku,romantik,aşk,polisiye,komedi,gençlik,vb.gibi sayamadığım birçok türde … umarım bu film furyası herşeye rahmen devam eder,film sayısı dada çok artar ,artan film sayısıyla beraber filmlerin kaliteside artarak bizlere kaliteli film seyretme keyfini yaşatır,hem de dünyada ödüller alarak Türk sinemasının sesini varlığını hissettirir…
Yıllardır kazandığı başarılarla cinayet masasında tam bir efsaneye dönüşmüş olan Musa Rami, 63. doğum gününü kutlarken artık mesleğinin zirvesinde bir polistir. Uzun zamandır cinayet masası gibi belalı bir bölümde çalışmış olmanın bir sonucu olarak da başı beladan pek kurtulmamaktadır.
Bir süredir mücadele ettiği mafya örgütü, ailesini ciddi olarak tehdit etmektedir. Bir yandan ailesini koruyabilmenin mücadelesini verirken bir yandan da, kendisinden 40 yaş küçük olan üniversite öğrencisi Funda’ya karşı beslediği güçlü duygular, yüreğini kasıp kavurmaktadır.
Hayatı tüm bu ikilemlerin arasında sıkışmış devam ederken doğum günü partisinin hemen ertesinde korkunç bir gerçekle yüzleşir: Kanserdir ve çok az ömrü kalmıştır. Hayatındaki bunca soruna, şimdi bir de zamanın sürekli işleyen tiktakları eklenmiştir.
Gizli servis elemanı olan Sedat, iş ve özel hayat sorunları arasında sıkışıp kalmış, oldukça sıkıntılı günler geçirmektedir. Bir süre evvel, amiri olan yürekten bağlı olduğu Yıldırım’ın öldürülmesinin yıkımını üzerinden atamamışken sevdiği kadın Mine’nin de ortadan gizemli bir şekilde kaybolması, hayatını kabusa çevirir.
Sedat, Yıldırım’ın kendi teşkilatı tarafından öldürüldüğüne inanmakta ve Yıldırım’a olan bağlılığının kendisinin de teşkilat içinde pasifize edilmesine neden olduğunu düşünmektedir. Bütün bu buhranlı dönemlerde, içinde olduğu ve ailesinin de dolduramadığı boşluğu tek bir insanla kapatabilir. Resim öğrencisi olan Mine, Sedat’ın hayata tutunmasının tek dayanağı olmuştur. Ama artık o da yoktur ve bütün sevdikleri, hayatından teker teker çıkıp gitmektedir.
Türkçe’nin sevdalısı Türkiye’nin büyük şairi Nazım Hikmet, 1941’den sonra hapishanede geçirdiği dönemle beyazperdeye konuk oluyor.
Komunizm propagandası nedeni ile mahkum edilen Nazım, içeride kulaktan kulağa büyüyen bir ünle efsane haline gelir. Çevresinde şiirinden, ressamlığından feyz alarak genişleyen bir arkadaş grubu oluşur.
Fakat Nazım Hikmet’in aklında olan tek şey karısı Piraye’dir. Uzun zamandır haber alamadığı karısını çok merak etmektedir. Savaş yıllarının sefaleti iyice kendisini hissettirirken Nazım için yıkım olacak haber de gelmekte gecikmez. Hakkında verilen 28 yıl hapis cezası onaylanmıştır